VİKİNGLER
Vikingler, İngiltere’nin etnik yapısına, kültürüne, diline büyük etkilerde bulunmuşlardır. Günümüz İngilizcesinde yüzlerce İskandinavya kökenli kelime vardır. Husband, fellow, law, outlaw, knife, egg, race, thrift, window, sister gibi oldukça temel ve yaygın olan kelimeler skirt, ski, sky gibi-sk- ile başlayan kelimeler İskandinavya kökenlidir.
Vikingler, Avrupa tarihinde kalıcı etki bırakmış halklardandır. Avrupa tarihi dönemlere ayrılırken “Viking Çağı” diye bir başlık açılır. Viking Çağı, günümüz tarihçilerinin genel kabulüne göre MS 793 yılındaki Lindisfarne Manastırı saldırısı ile başladı. Vikingler, yaklaşık üç yüzyıl boyunca Ortaçağ Avrupa’sını kasıp kavurdular. Yine genel kabule göre Viking Çağı MS 1066’da Stamford Bridge Savaşı ile sona ermiştir. Viking etkisi, gerek yağmalarla, gerekse ticari faaliyetlerle Kuzey Atlantik’ten İspanya içlerine, Rusya’nın nehir yollarından Bizans topraklarına ve Hazar Denizi dolaylarına kadar yayıldı. Vikingler, genel algının aksine tek bir ordu halinde hareket eden ve müşterek bir ülkede yaşayan, aynı ırkın mensubu insanlar değillerdi. Norveçliler Kuzey Atlantik’te Faroe Adaları, İzlanda, Shetland ve Kuzey İskoçya’yı, kısmen de İrlanda ve Grönland’ı yağmalayıp kolonize ettiler. Ayrıca İngiltere’de ve Fransa’nın bir kısmında da etkili oldular. İsveçliler Avrupa’nın doğusuna gittiler, bugünkü Rusya coğrafyasında nehir yollarını takip ederek Bizans ile Türklerle ve İslam dünyası ile ilişkiler kurdular. Dinyeper’in kuzey havzasına yerleşerek Kiev Knezliğinin temellerini attılar. Danlar İngiltere’de, kıta Avrupa’sında ve İrlanda’da aktif oldular.
Vikingler IX. yüzyıl boyunca Karolenjlere de ciddi saldırılar düzenlediler. Frankların manastırlarını, köylerini, kasabalarını, kentlerini yağmalayıp ticaret yollarını bozup haraç alma yoluyla (Danegeld) devletin hazinesini tükettiler. Son derece iyi savaşçılar olan Vikingler, Karolenj topraklarında kamplar, koloniler kurarken, yerel vasallar da güçlenmeye, toprak ve tımar iddiasında bulunmaya başladılar. Vikinglerin sebep olduğu bu gelişmeler devrin tarihinde önemli değişimlere yol açmıştır. Bağdat’tan Amerika kıtasında Newfoundland’a kadar uzanan Viking etkisi en belirgin izlerinden birini kara Avrupası’nda, Frankların topraklarında bırakmıştır. Kral Şarlman, Viking saldırılarına karşı önlemler almıştır, fakat onun ölümünden sonra ülke üçe bölünmüş ve bunda Vikinglerin etkisi çok büyük olmuştur. Vikinglerin özellikle 845 ve 885-86 yıllarında Paris’e gerçekleştirdikleri saldırıları Franklar güçlükle, ağır vergiler (Danegeld) vererek savuşturmuşlardır. Nihayet Vikingler 910 yılından itibaren Rollo önderliğinde Frankların topraklarına yerleşmişlerdir. Bu topraklar günümüze kadar gelen süreçte Normandiya olarak adlandırılmıştır.
RAB şöyle dedi: “Ülkede yaşayanların tümü üzerine Kuzeyden felaket salıverilecek”[1].
Anglo-Saksonların inanışına göre İncil’de geçen bu kehanet 8 Haziran 793’te kendileri için gerçekleşmişti. Kronikte belirtildiğine göre Anglo-Saksonlar beraberinde büyük kıtlık ve kargaşa getiren bu olayı “beklenen korkunç alamet” olarak görüyorlardı. Bu ilk Viking saldırısı onlara göre işledikleri günahlarına karşı ilahi bir tokattı. Yani dönem İngiltere halkı Viking saldırılarının sebebini idrak edip çözüm üretmede aciz kalmışlardır.[2] Vikinglerin İngiltere’ye saldırıları hakkında bilgi veren en eski kaynak Anglo-Sakson Kronikleridir. Bu kroniklerde MS 793 senesinde yaşananlardan şu şekilde bahsedilir: “MS 793. Bu yıl Northumbrialıların üzerine büyük hüzünler salan korkunç alametler belirdi: Bu alametler gökyüzünü kaplayan koca ışık parçaları, büyük kasırgalar, ateş topları ve semada uçuşan ejderhalar gibiydiler.”[3] Vikingler İngiltere’ye saldırdıklarında İngiltere dört ana krallığa bölünmüş durumdaydı. Vikingler, bu dört krallıktan üçünü (East Anglia, Northumbria, Mercia) yıkmıştır. Diğer krallık Wessex ise kral Alfred’in ciddi direnişi sayesinde, Vikinglere vergi vermeyi kabul ederek yıkılmaktan kurtulmuştur. Viking saldırıları sonucu çeşitli krallıklar tek bir krallık altında (Wessex Krallığı) Büyük Alfred (859-899) komutasında birleşip Vikinglerden kurtulmuşlardır. Büyük Alfred’in diğer krallıkları himayesinde birleştirip oluşturduğu Wessex Krallığı sadece Vikingleri püskürtmekle kalmamış, aynı zamanda İngiltere’yi bir krallık altında birleştirmede başrolü oynamıştır. Burada önemli olan bir nokta şudur ki; İngiltere tarihinde Vikinglerin yeri çok önemlidir. Çünkü Viking saldırıları olmadan bugün var olan üniter devlet konumundaki İngiltere olmayabilirdi. Vikingler İngilizlerin birleşmelerinde itici güç olmuştur diyebiliriz. Diğer taraftan Vikinglerin İngiltere’nin etnik yapısına, kültürüne, diline de büyük etkileri olmuştur. Örneğin günümüz İngilizcesinde yüzlerce İskandinavya kökenli kelime vardır. Husband, fellow, law, outlaw, knife, egg, race, thrift, window, sister gibi oldukça temel ve yaygın olan kelimeler skirt, ski, sky gibi-sk- ile başlayan kelimeler İskandinavya kökenlidir.[4] Dan Vikinglerin iskân ettiği Kuzey İngiltere’deki birçok yer adı Danca kökenlidir Winthorpe gibi-thorpe ile ve Grimsby, Rugby, Selby, Barnby, Sotheby, Derby, Whitby, Aislaby, Balby gibi -by ile biten yer adları örnek verilebilir.[5] -by soneki eski Nors dilinde ‘çiftlik’ veya ‘köy’ anlamlarına gelmektedir. Bu durumda örneğin Grimsby “Grim’in köyü” anlamına gelir. Sadece Yorkshire’de -by ile biten 210 yer adı vardır; Lincolnshire’da 220 adet Eski Nors kökenli yer adı bulunmaktadır.[6] Bu isimlerin listesi uzayıp gidebilir.
Vikingler, İrlanda’da da varlık göstermişlerdir. İrlanda’da Viking Çağının ne zaman başladığını ve bittiğini söylemek oldukça güçtür. Fakat genel olarak süreci 790’lardan 1170’e kadar götürmek mümkündür. Burada özellikle Dublin Hiberno-Nors Krallığı (852-902) dikkat çekicidir. Vikingler IX. yüzyılın başlarında Shetland Adaları’na yerleşmişlerdi. Bundan kısa süre sonra, IX. yüzyılın ortalarında Faroe Adaları’nı keşfettiler. Buraya da yine Norveçliler yerleştiler. Hem Shetlands hem de Faroe Adaları, Kuzey Atlantik’te yolculuk yapan her denizci için (İzlanda’ya yolculuk edenler de dâhil) oldukça önemli durak yerleriydi. Vikinglerden İzlanda’ya gittiğini sandığımız ilk kişi Gardar adlı bir İsveçli tüccardı.[7] Gardar, hem Danimarka’da hem de Faroe Adalarında mülkü olan bir tüccardı. O aslında Faroe Adalarına gitmek için yola çıkmıştı fakat orayı kaçırdı ve şans eseri İzlanda’yı buldu. Adanın doğu bölümüne ulaşan Gardar, etrafını turlayıp burasının bir ada olduğuna emin oldu, adayı dolaşarak burada yaşayan kimse olmadığını gördü ve İskandinavya’ya geri dönerek gördüklerini anlattı. Bu olayın MS 870 civarında olduğu düşünülmektedir. Kuzey Amerika’ya giden Vikingler öncelikle Grönland’ı keşfettiler. Grönland’ın keşfi birçok açıdan İzlanda’nın keşfinin tekrarı gibi olmuştur denilebilir. Norveç ile İzlanda arasında gerçekleştirilen deniz yolculuklarında gemiler sıkça yoldan sapıyor, başka tarafa gidip kaybolabiliyorlardı. Bu yol kayıplarında muhtemelen İzlandalılar batılarındaki büyük toprak parçasından haberdardılar, fakat Kızıl Erik’e kadar oraya gidip yerleşme düşüncesinde olan kimse olmadı.[8] Kuzey Amerika da tıpkı İzlanda ve Grönland gibi kazara keşfedilmiştir. 985 yılında Bjarni Herjulfson adlı Viking tüccar, Norveç’ten Grönland’a giderken yolunu kaybetti. Grönland adasını kaçırdı ve Amerika Kıtasına gitti.[9] Vikinglerin Amerika’daki varlıkları kısa olmuştur ve şunu belirtmek gerekir ki Amerika’ya giden Vikinglerin sayısı oldukça azdı. Silah teknolojisi olarak yerlilerden öndeydiler fakat sayı olarak çok azdılar.
Doğu Vikingleri (Rus) ve Diğer Halklarla İlişkileri
Doğuya, Doğu Avrupa’ya, bugünkü Rusya içlerine, hatta Bağdat pazarlarına kadar giden Vikingler, İsveç kökenli ve İsveç’ten çıkıp gelen Vikinglerdi. Kaynaklarda bazı Dan ve Fin gruplar da dile getirilir fakat ezici çoğunluk İsveçlilerdir. Bu İsveçli Vikingler kaynaklarda iki şekilde anılırlar. Bunlardan birisi “Rus” kelimesidir. Kelimenin kökeni ve anlamı tam olarak bilinmemekte, hakkında bazı yorumlar yapılmaktadır. Diğeri ise; özellikle sonraları yaygınlaşan bir kelime olan “Varangian veya Vareg” Varangian’ın anlamı, “yağmacı, yağma yapan adam”dır. Bu daha sonraları X. yüzyılda, XI. yüzyılda Bizans’ın başkenti İstanbul’da Bizans imparatoruna hizmet eden Doğu Vikinglerini betimlemek için kullanılmıştır. Her iki kelime de doğudaki (bugünkü Ukrayna ve Rusya topraklarındaki) Vikingler için kullanılmıştır.[10] Belirttiğimiz gibi Karadeniz’in kuzeyinde Vikingler ile ticaret; savaşlar ve antlaşmalar yoluyla irtibata geçmiş Bulgarlar, Hazarlar, Peçenekler, Kumanlar gibi önemli Türk grupları da vardı. Bulgarların güneyinde, aşağı Volga bölgesinde Hazarlar vardı. Hazarların Hazar Denizi’nin Kuzeybatı ucundaki büyük pazar kenti Atil son derece önemli bir ticaret noktasıydı. Bulgarlar ve Hazarlar, Volga Nehri hinterlandını ve nehrin ticaret akışını kontrol ediyorlardı. Bu halklar Vikinglerin iletişime geçtiği ilk büyük halklardı. Erken VIII. yüzyıldan itibaren Vikingler gemileriyle Volga Nehri boyunca yukarıda açıkladığımız yoldan gelip Bulgar ülkesine, ardından da Hazar ülkesine girip bu halkların büyük pazarlarında ticaret yapıyorlardı.[11] Viking çağının yaşanmasına etki eden en önemli unsurlardan birisi de hiç şüphesiz Viking gemileriydi. İskandinavyalılar, başka kimsede olmayan özelliklerde savaş gemilerine sahiplerdi. Bu gemiler, Akdeniz dünyası gemilerinin sahip olduğu özel işçilik ve rahatlığa sahip değillerdi, çünkü Viking gemilerinin inşa amacında öncelik hırçın kuzey sularında ulaşımı sağlamaktı. Fakat atiklik, hız ve işlevsellik konusunda onlardan çok daha ileriydi. Vikingler için öncelik konfor değil hız ve çeviklikti. Viking gemilerinin bir diğer önemli özelliği hızlı bir şekilde inşa edilebiliyor olmalarıydı. Ayrıca bu gemileri taşımak da oldukça kolaydı. Vikingler yolculuklarında oldukça uzun mesafeler kat ettikleri için gemileri de istedikleri anda, istedikleri yerde kolaylıkla demirlenecek şekilde inşa edilmişlerdi. Bu, aynı zamanda Viking gemilerinin önemli teknik avantajlarından birisiydi: Gemilerini demirlemek için büyük limanlara ihtiyaç duymuyorlardı. Bu gemiler ayrıca nehirlerde de hızla ve çeviklikle hareket edebiliyorlardı. Nehirden nehire kolaylıkla elle taşınabiliyorlardı. Bu Fransa’da, İngiltere’de ve özellikle Rusya’da sıklıkla yapılmıştır.[12] Vikinglerin yağmalarındaki başarılarının sırrı, öncelikle gemilerinin özelliklerinde yatıyordu fakat buna ilave olarak Vikingler oldukça etkili silahlara sahiptiler. Bunların içinde en önemlisi Vikinglerin temel silahı olan kılıçtı. Kılıçlar Vikingler tarafından ata yadigârı olarak görülüyorlardı. Kılıçlara ‘savaş yılanı’, ‘engerek’, ‘savaş şimşeği’, ‘kan yılanı’, ‘dul bırakan’ gibi isimler veriliyor, babadan oğula nesillerce aktarılıyordu.[13] Viking Çağı silahları düşünüldüğünde akla ilk gelen silahlardan birisi de baltadır. İskandinavyalılar, baltayı ciddi bir savaş aleti olarak kullanmışlardır. Dönem Avrupasının birçok bölümünde balta artık eski bir savaş aletiydi ve pek kullanılmıyordu, fakat Vikingler için balta vazgeçilmez bir savaş aletiydi. Kılıç ve baltadan sonra en önemli ve etkili silah Vikinglerin savaşlarda kullandıkları oldukça uzun mızraklardı.
Çünkü pagan Viking mezarlarında kılıçtan sonra en yaygın olarak görülen silah mızraktı. Vikinglerin savunma amaçlı kullandıkları silahların başında ise kalkan gelmektedir. Kalkanlar genelde ahşaptan yapılır, ortasında eli korumak için demir bir kısım bulunurdu. Vikingler hakkında yanlış bilinen birçok şey vardır. Sanırım boynuzlu miğfer bu listede ilk sırada yer almaktadır. Miğferler hakkında söylenmesi gereken ilk şey boynuzlardır. Günümüzde yaygın olarak Vikinglerin savaşlarda boynuzlu miğfer taktıkları düşünülür, fakat bu yanlış bir bilgidir. Bu güne kadarki hiçbir arkeolojik kazıda Viking savaşçıların boynuzlu miğfer taktıkları düşüncesini doğrular bir veri ele geçmemiştir. Dahası, kazılarda bugüne kadar sadece bir tane Viking miğferi bulunmuştur ve bu boynuzsuz bir miğferdir.[14] Özetlemek gerekirse, Vikinglerin savaşçılıktaki ve denizcilikteki üstünlükleri Avrupa’da yarattıkları büyük yıkıma ve kaosa yol açmıştır. Ancak bunun yanında Hıristiyan Avrupayı düzene girmeye ve askeri olarak kendisini donatmaya zorlamıştır. Haçlılar da bir bakıma Viking Çağı’nın bir ürünüdür. Vikingler, Avrupa’yı politik ve askeri olarak toparlanmaya zorlamış, onların savunma sistemlerini güçlendirmiş ve onları daha güçlü kılmıştır. Vikingler olmadan Avrupa’nın tüm bunları yapması mümkün gözükmüyordu. Diğer taraftan İzlanda’ya yerleşen Vikingler, burada muazzam bir edebiyat ortaya koymuşlardır. Nors edebiyatının ve tarihinin büyük bir kısmını bu kayıtlardan öğrenmekteyiz. Doğuya gelen Vikingler ile İslam dünyası ve Türk halkları arasında bilinenden ve düşünülenden çok daha derin ilişkiler olduğu aşikârdır. Son yapılan araştırmalar bunu göstermektedir. Heimskringla Sagasında Odin adında birinin Orta Asya’dan, Turkland olarak adlandırılan bir yerden İskandinavya’ya yaptığı göçten bahsedilir. Bilindiği gibi Odin, Nors panteonuna sonradan girmiş bir tanrı adı olarak karşımıza çıkmaktadır. Yakın zamanda İsveç’te Birka’da bulunan Viking dönemine ait bir yüzüğün taşının üzerinde Arapça olarak ‘‘Allah için” yazmaktadır[15].
ASÜ, FEF, Tarih Bölümü Araştırma Görevlisi, G-Mail: skaragoz24@gmail.com.
Alıntı Kaynak: Aksaray Üniversitesi, Genç Kalemler Dergisi, Sayı: 1